Trump Beyaz Saray’daki ofisini kullanmaya başlayacağı ocak ayına kadar, iki ayı mütecâviz bir zaman var. Bu zaman zarfında, dünyâ devletleri kendi mıntıka (ev içi ve mahalle) temizliklerini yapacaklar ve yeni Trump devrine hazır hâle geleceklerdir.
Trump’ın zâfer kazanmasından en fazla mutlu olan kişilerin Orban, Putin ve Netanyahu’nun olduğunu söylemek mübalağa sayılmamalıdır. Elbette AB’nin müesses nizam parti ve elitlerinin karaların bağladığını tahmin etmek zor olmasa gerekir. Ama yetmez; kara kara düşünenlerin başında Çin Komünist Partisi ve Şi Cinping’in geldiğini düşünüyorum.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Dediğiniz gibi olabilirdi, ama artık çok zor. Rusya'nın Batı'ya tekrar güvenmesi çok zor. Kuzey Kore ile ittifak kurarak Rusya Batıyla köprüleri atmış oldu aslında. Çinle işbirliği ve BRICS Rusya için çok vaatkar ve özellikle Batı'ya kıyasla çok güvenilir mecralar. Batıyla mayınlı arazilerden geçmek için bunlardan vazgeçmesi Rusya için akıl karı değil. Herşeyden önce Batıyla Ukrayna krizini aşması gerek ki, kendi anayasal zorunlulukları için daha iki oblastı almaları gerektiğinden – tek sebep bu değil elbette - hiç de kolay bir iş değil. Kısaca Rusya Batı’ya olan bütün güvenini yitirmiş durumda şu an ve Trump seçildi diye, Orban var diye, Avrupa’da sağ yükseliyor diye Rusya’ya bu güven geri gelecek değil. Önce Batı’nın birkaç fırın ekmek yemesi gerek ki, Rusya lütfen bir düşünsün. Öte yandan Batı’nın o fırınları yiyebileceği de çok şüpheli. Asırlar boyu birbirini boğazlamış milletlerden bahsediyoruz. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana var olan birlik, işler iyi gittiği sürece devam eden tarihi bir istisna. Ama artık işler iyi gitmiyor ve nasıl düzelebileceğine dair pek parlak bir yol yok ortada. Yeniden sanayileşme çabaları pek umut vermiyor. Sağ dalganın yükselişiyle toplumsal ve siyasi iç çelişkileri yok olmadığı gibi, daha da depreşebilir. Batı sağlıklı ve sürdürülebilir bir dengeyi tutturma kıvamından artık çok uzak; ya yine birbirine girecekler ya da Rusya ve Çin’in sürdürdüğü geleneksel kurumsallıkla uyumsuz görülmemiş bir tekno-totaliterliğe evrilecekler. Ama bunlar da olmasa, Batı bir mucizeyle kendini toparlasa bile, özündeki Rusofobisini (ayrıca Sinofobisini, hatta bilumum fobisini, kendini düyanın patronu görmeme fobisini) aşabilir mi? ABD bir yana, ortada görünür bir sebep bile yokken (tarihte hiç Ortodoks Siyonizm olmaması sebep veya sebeplerden biri olabilir mi?) Rusya’ya ölümüne bilenen İngiltere birden Rusya’ya kucak açacak da Rusya yıldızının parladığı, karşılıklı tamamlayıcı bir ilişkide olduğu, güvenini kazandığı dünyayı bırakacak da hemen atlayacak, öyle mi? Biraz zor dostum. Ukrayna Savaşı Batı’nın Rusya’yı 3-üncü gömme girişimi, kolay mı? Olmayacak ama, Batı herşeyiyle buna odaklansa ve çok karmaşık olan bu süreci sabırla ve en iyi şekilde yürüttüğü takdirde bile, Rusya’nın güvenini kazanmak için en az bir 10-15 yıla ihtiyacı olacak artık. Ayrıca Batı Hindistan için de çok geç kalmış olabilir. İflah olmaz ırkçılığı bir yana, Batı’nın Hindistanla bir sorunu da sunabileceği bir şeyi olmaması. Hindistanla Çin arasında BRICS vesilesiyle ilan edilen sınır anlaşmazlıklarını rafa kaldırma anlaşmasının Hindistan açısından bir cazibesi de Batı’nın sağlayamayacağı fakat Çin’in sağlayabileceği yatırımlardı. Batı talan düzenini devam etmek için çırpınırken dünya işbirliğinin güzelliğini keşfediyor yeniden. Her insanın veya insani yapının değeri, verdiği sözün değeri kadardır. Anlaşmaları tek taraflı yırtmakla veya zaman kazanmak için imzaladığını alenen beyan etmekle, bir paçozluk koloni uğruna iyi-kötü kendi inşa ettiği düzeni çiğ-çiğ yemekle Batı bütün manevi sermayesini tüketmiş durumda şu an. Artık ancak korkuyla iş yapabilir, fakat Rusya’ya ve Hindistan’a işlemeyeceği gibi, dünyanın geri kalanına da eskisi kadar korku salamıyor. Asıl tehlikeli olan da budur, çünkü elindeki nükleer gücü son kozu olarak görebilir ve özellikle gayrımeşru veledi koloni üzerinden aktifleştirmeye çalışabilir. İşte buna ve yazıda işlediğiniz senaryoya – ki pek gerçekçi değilse bile, en kötüsünü düşünmek kabilinden yabana atılmaması gerek – ivedilikle hazırlanmak lazım. Bunun ilk adımı da, Türkiye olarak, tarihi güvensizlikleri, jeopolitik çekişmeleri ve hatta kıskançlıkları karşılıklı olarak bir yana bırakarak, İranla yakınlaşmaktır. İki ülke arasında ezeli bir rekabet var, evet, fakat unutulmamalı ki bu rekabetin yanında 4 asırdır bozulmamış bir anlaşma ve barış da var; hayati bir tehlikede iki ülkenin işbirliği yapması için yeterli zemin mevcuttur. Tabii bu Rusya ile de işbirliği anlamına gelir, gelmeli. O da tarihi bir rakip (keza İranla Rusya da öyleler) fakat o rekabet de bir asırdır kabuk tutmuş, ilişkiler geniş bir mecrada akar olmuş. İnanıyorum ki olacak olan da budur.
dünya rahat etme yeri olmadığına,sınavdan geçerek altın mı,gümüş mü,teneke miyiz bu ortaya çıkacaktır.
Hocam işimiz zor inşallah olmaz
Eyvallah Süleyman abi...
Tamamen katılıyorum, çok doğru bir yorum
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.